10 Şubat 2014 Pazartesi

Hastalar Kurumlarda Sağlık Personeli Nerede?

Hastaya Bakacak Sağlık Personelleri Nerede?
Onlar idarede, büroda yada masa başında!!
Bir varmış, bir yokmuş… Ülkenin birinde bir bakanlık varmış. Zamanla bu bakanlık o kadar büyümüş, o kadar büyümüş ki, artık kabına sığmaz olmuş.

Masal bu ya! Ülkenin ileri gelenleri oturup aylarca düşünmüşler ve ilk önce bu Bakanlığı üçe bölmüş, sonrada personellerini Kanun Hükmünde Kararnameyle sınıflara, daha sonrada “Sendikalarına” göre bölümlerine ayırmışlar.

Öyle ki yönetime yakın sendikanın üyeleri, yan yandaşları hep bir yere gelir olmuş… Çalışanlar gördükleri haksızlık, adaletsizlik ve zulümler karşısında birbirlerine hep dert yanmaya, yakınmaya başlamış ve aralarında şöyle konuşmuşlar;
Adamı olanlar mı desek? İdareye yakın olanlar mı desek? Diye başlayan ve devam eden sözlerden sonra ülkenin başkentindeki nadide bir hastanede; 12 Hemşire kendi mesleği ve alanı dışında çalışıyormuş, (Birisi Tig’de, birisi istatistikte, birisi eczanede, üçü eczacıyla birlikte, ikisi hasta haklarında, ikisi, mutemetlikte, birisi kalite kontrol hizmetlerinde, birisi eğitim işlerinde, birisi enfeksiyon bürosunda, biriside sağlık hizmetleri müdür ve yardımcısı olduğu halde gayri-resmi olarak sağlık hizmetleri müdür yardımcılığı işlerinde çalışıyor)

Bunun yanında anestezi teknisyeni personel özlük işlerinde çalışıyor, hepside o ülke yönetimine yakın sendikanın üyeleri Allah’ın hikmetine bakın ki tüm iş bilenler o sendikaya toplanmış. Sanki o ülkedeki diğer sendikalarda çalışanlar zeka olarak çok gerilerde!! Ama işin aslı öyle değilmiş!  Bu kişiler rahatı için hemen saf değiştiriveren, güçlüden yana olan günün şartlarına göre kendini yenileyen kişilermiş.
Öyle ki;  Bu ülkede bazı sendikalar demokrasi ahkâmlığı yaparken, yandaşlık yaptığı için servislerde çalışan hemşire sayısı toplam nöbetçilerle birlikte 5-6 taneyi geçmezken, bu kurumda ayda 7-8 gün 24 saat çalışıp tek nöbet tutan Hemşirelerde varmış.

Bu nasıl Adalettir ki? Bu insanlar 24 saat nöbet izni kullanıp ertesi gün 08-30 17-00 arası çalışmaya devam ediyorlarmış. Hem de sebep kurumdaki hemşire eksiğiymiş? Kimi kandırıyorlarsa? Şimdi bu adaletli mi? diye soracak olsalar cevabıysa;
Birileri alt kadroya geçmeden, memur olarak çalıştığı için, PDC’yide doldurduğu için o ülkenin ilgili bakanlığı bu hastaneye Hemşirede atayamıyordu.

Çünkü PDC’ye göre yeterli Hemşire, Ebe vb. sağlık çalışanı var görünüyordu. Birde bu yetmezmiş gibi diğer çalışanların sırtından yüksek maaş+döner sermaye alınıyor, diğer gariban ve yandaş olmayan hemşireler ve sağlık diğer çalışanlarıda ezildikçe eziliyor!!! İşte adalet duygusu böyle şekillenmiş “güçsüzse ezilmeli! başka düşüncedeyse zulüm görmeli! benden değilse canı çıkmalı!…” 
Bu tür olaylar ülkenin sadece birkaç hastanesinde olmuyormuş. Ülkenin birçok hastanesinde, Halk Sağlığı ve İl Sağlık Müdürlüğünde de oluyormuş benzer şeyler.

Ama hiç kimse konuşamıyormuş. Çünkü bir korku imparatorluğu kurulmuş, insanlar ailelerinden ayrılmakla, uzak yerlere sürgüne gönderilmekle, farklı yerlerde çalıştırılmakla tehdit ediliyormuş…

Üstelik bu ülkede sivil anayasa hazırlığı varmış. İleri demokrasi için çalışılıyormuş.  
Ya aynı kurumda çalışan, aynı tekneden ekmek yiyip, aynı kutsal amaca hizmet eden sağlık personelleri. Onlarsa her geçen gün daha zalimce, daha düşmanca birbirlerini ezmeye ve sindirmeye çalışıyorlarmış. En çok şiddeti kendi idaresinden görüyormuş bu bakanlıkta çalışanlar. Çalışanlar adına olduğunu söyleyen sendikalarsa noter tasdiki yapmaya devam ederken, bazı sağlık çalışanları Ah Demokrasi! Sen ne işler açtın başımıza! diye hayıflanıyormuş.

Ne yapsınlar? Hükümet adına konuşan sendikaların ve idarecilerin elinde Demokrasi keskin bir kılıç olu vermiş biranda...
Bu ülkede başka düşünen, başka söyleyen sendikalarda varmış. Yöneticilerine öneriler sunarlarmış ve bir gün şu şekilde öneri sunmuşlar; Masa başında oturan 25.000 (yirmibeşbin) sağlık personelinin (Hemşire+Diğerleri) kendi alanlarına dönmesi sağlanırsa çok işi yapıp ezilen tüm sağlık çalışanları, hemşire üzerinden çook yük kalkacakmış!!

Ama yandaş ve torpilli Hemşireler idarede masa başında oturup nöbet tutmadıkları için, hafta sonlarında çalışmadıkları için, onların yerinede çalışanların haklı feryadı şu oluyormuş? “Madem memur olmak istiyorsunuz! İdareye bir dilekçe verinde alt kadrolara atanmak istiyoruz deyin” Bu feryada kulak veren olmamış? Ezilenler diyormuş ki; Kurum amirleri bu dilekçelere göre boş pozisyon olduğu için dilekçe verenleri burada değerlendirsin.

Buna kimse itiraz etmez deselerde ne çare..!! Ama bu ülkede bu kişiler torpilli ya!!... Kademe, kıdem, maaş, dönerleri düşeceği için yapılamazmış bu. Çünkü işin içinde yandaşlık var, tanıdıklık var, karşılıklı menfaatler var, vs. vs. varmış vesselam.
Neden insanlar daha mesleğinin baharında masa başına çekilir yada tam tecrübe kazandığı 30- 35 yaşında tam iş gücünden yararlanılacak yaştayken niye buralarda oturtulur? Cevabı aranmış ama o günden bugüne cevap bulunamamış.
Daha bitmedi. Durun hele; Bu kişiler işin daha da komiği idari nöbet veya süpervizör nöbet yazılıp nöbet tutturuluyormuş. Ayda ekstra 700 akçe maaşın ve dönerin yanında para kazanmalarına çanak tutuluyormuş. Vay birde sorsan hepsi inanç sahibi kişiler devletçi milletçi, ümmetçilermiş... İnanca, milletine ümmetine bakma devletinin maaşını al senden sonraki poyraz tufan!
Evet, bu ülkede bu haksızlığa birileri DUR! demesi gerekiyormuş; Bu yapılanın kul hakkı olduğunu ve adaletin işletilmesi gerektiğini söylemesi gerekiyormuş. Devlete, millete yazık, kadro ve statüleri aynı iken onlarla aynı maaşı alan; çalışan insanlara yazık oluyormuş. Ama ezilen sesini çıkartamıyormuş, robot olduklarını düşündükleri için komutlarla iş yapar ve emir sorgulamaz olmuşlar. Bu ülkede sendikalar ne için kurulmuştu?

Sağlık çalışanlarının hakkını aramak, müreffeh hayat sürmelerini sağlamak içinmi? Yoksa kendi emellerine hizmet etmek içinmi? Biat kültürü olanlar bir şey diyemez, hep susarlarmış bu ülkede. Makam ve mevki hırsı varmış çünkü onlarda. Hak arayanlarsa “MARJİNAL” olarak lanse ediliyormuş, Halka ve devlete asi bunlar! Çok tehlikeli bunlar! Asi, bozguncu bunlar! Vatan haini, idareci düşmanı bunlar! Sansasyon peşinde bunlar! falan filan denilerek propaganda yapılıyormuş bu ülkede.

Bazı sendika patronlarıysa yönetimlerle kendini kötü etmezmiş ki kendi emellerine çabucak ulaversin. Bu ülkede sanki sendikalar, birilerini sırtına alıp, diğerlerini ayağının altına almak için mücadele eder hale gelmişler vesselam…
Bu ülkede yıllardır sorunlar devam edip giderken, çalışanlar sorunların temelinde bu sendikaların olduğunu ve kendilerini enkaz haline getirdiklerini cılız sesle dahi söyleyemiyormuş. Çünkü korkuyorlarmış, sorunları da şunlarmış bakalım nelermiş bunlar?
1-       Tabip dışı Çalışanların Meslek Oda kanunları yokmuş,
2-       Tabip dışı sağlık çalışanlarının maaşlarının insani yaşam koşullarının altında, döner sermayelerin bir bölümünün emekliliğimize yansıtılmıyormuş. Oysa Sağlığın efendisi olan tabiplerde bu durum emekliliğe yansıtılıyormuş,
3-       Katsayı adaletsizliğine devam ediyormuş Tüm sağlık alanında çalışan personeller için yeniden düzenlenmesini istiyorlarmış,
4-       Sağlık çalışanları için Açıköğretim Fakültesinde hemşirelik, ebelik, röntgen laboratuar lisans bölümleri açılmadığından dertlilermiş Bu haktan sadece sağlık çalışanları yararlandırılmasını talep ederken. Kendi mesleki alanları ile hiç ilgisi olmayan sağlıkta üst öğretim sayıldığı için Laborant Veteriner Sağlık gibi bölümleri okumak zorunda bırakılmışlar. Diğer meslek gruplarına sağlanan bu hakkın açıköğretim de lisans düzeyinde eğitim diğer sağlık çalışanlarının da hakkı olduğunu düşünüyorlarmış,
5-       Haftalık çalışma saati uygulaması diğer kurumlarda olduğu gibi 45 saatten 40 saate indirilmesini talep ediyorlarmış,
6-       Hastanelerde ve diğer sağlık kurumlarında sağlık çalışanlarının güvenliği sağlanmadığından ve Önemli olan şiddete maruz kalmadan, olaylar bu boyuta gelmeden önlem alınması ve olayların kapatılmamsını talep ediyorlarmış,
7-       Sağlık çalışanlarına yıpranma payı verilmesini istiyorlarmış.
Bu ülkede yeni kurulan bir sendika içinde bulunulan bu vahim durumu şu sloganla yola çıkarak MESELE; SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÖZLÜK HAKLARIDIR! GERİSİ TEFERRUATTIR! DİYEREK “HAKK” aramaya başlamış. Bu sendikanın yöneticilerinin hiç kimseden bir beklentisi olmadığı için, bireysel değil Sendikal olarak kamuoyu oluşturma, sorunu olan bu sağlık çalışanlarının haklı haykırışını dile getirmeye başlamışlar.

Haykırışı duyurma yolunda tercihler kanunlardan yana kullanılarak hak aramaya başlandığı için birileri rahatsız olmaya ve çalışanları baskılamaya çalışmışlar. Öyle ki yan yana gelmeyecekleri sendikalarla dirsek teması içinde olmuşlar!!!

Kanunları kullanarak, Hak aramada amaçlarına ulaşmada daha başarılı olacaklarına inanmışlar. Desteği de sorunu olduğunu söyleyen çalışanlardan istemişler.
Bu ülkedeki sağlık çalışanlara daha adil, daha güzel bir gelecek diliyoruz.

Not: Biz burada Hemşirlerimizin sadece tedavide kullanılması noktasında olmalarını değil her alanda (İdari,Eğitimci v.b)olmaları taraftarıyız ancak yukarıdaki olayda anlatılan örnek daha mesleğe yeni başlamış 5-6 aylık olan kişilerin yandaşlık adına göreve getirildiği için örnek yazılmıştır.

AKTİF SAĞLIK-SEN
Genel Başkanı
Hüseyin AYHAN
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder